29 Eylül tarihi, Dünya Kalp Federasyonu tarafından 20 yılı aşkın müddettir, kalp sıhhati konusunda farklı noktalara dikkat çekmek maksadıyla kutlanıyor. Türkiye’de kalp-damar hastalıklarının en esas vefat nedeni olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Cevad Şekuri, dünyada her yıl 18,5 milyon kişinin kalp-damar hastalıklarına bağlı hayatını kaybettiğini, ülkemizde ise yıllık yaklaşık 300 bin kişinin kalp damar rahatsızlıkları nedeniyle öldüğünü belirtti. Kalp-damar hastalıkları için riski artıran belirli başlı durumların mevcut olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şekuri, “Bunlar aslında hepimizin aşina olduğu obezite, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol yüksekliği, hareketsiz ömür şekli ve tütün kullanımı üzere, değiştirilebilir ve geri dönüştürülebilir faktörler. Bu nedenle Türk Kardiyoloji Derneğinin 4 temel önerisi var. Bunlardan birincisi hareket etmek, kalp sıhhatini gözeterek beslenmek, tütün kullanmamak, kan kıymetleri ve kilo denetimi yapmak” diye konuştu.
HER 3 ŞAHISTAN 1’İ SİGARA İÇİYOR
Dünyada ve Türkiye’de yaklaşık her 3 şahıstan birinin tütün kullanıcısı olduğunu, Türkiye’nin ise tütün eseri tüketiminde başı çeken ülkeler ortasında olduğunu belirten Prof. Dr. Şekuri, “Henüz çocuk yaşta sigara kullanımının çok yüksek olduğu ülkemizde maalesef bunun acı tezahürü ile de hastanelerde sıkça karşılaşmaktayız. Ne yazık ki kalp krizi geçirme yaşı 40’lı yaşlara kadar düştü. Tütün eseri tüketiminin kalp krizi, inme ve her türlü kalp-damar hastalığının riskini kat be kat arttırdığı ve bunların tedavisini baltaladığı bilinmekteyken, sivil toplum ve merkezi idareye bu hususta çok büyük bir rol düşüyor” diye belirtti.
“TÜTÜN ESERLERİ UCUZ VE KOLAY ULAŞILIR”
Tütün mamullerinin bu kadar kolay ulaşılabilir olmasının en büyük tehlike olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cevad Şekuri, “Her köşe başında tütün eseri satan bir market olması, bu marketlerde tütün eserlerinin görünür biçimde sergilenmesi günümüzde hala aşamadığımız bir tehdit. Ülkemizde tütün eserlerinin gelişmiş ülkelere kıyasla daha ucuz ve ulaşılabilir olması çok acı ve manidar. Kendi tütün şirketlerini ülkemizde düşük maliyet ve ucuz iş gücü için konuşlandıran ülkeler, kendi ülkelerinde tütün tüketimini engellemek için büyük efor gösterirken, bizim gençlerimizi vicdansızca zehirlemeye devam ediyor” kelamlarına yer verdi.
“NARGİLE ŞİRİNLEŞTİRİLİYOR”
Günümüzde sigaraya alternatif olarak türetilen ve “sosyalleşme” hedefli tüketilen nargile ve zararsız sanılan elektronik sigaralara gitgide ilginin arttığını vurgulayan Prof. Dr. Şekuri, şöyle konuştu:
“Her köşe başında yer alan nargile kafelerde tütün tüketimi şirinleştirilirken, bu ulaşılabilirlik gençlerimiz için önemli bir tehdit oluşturuyor. Nargilenin bedenimize verdiği ziyanlar günümüzde bilinirken, potansiyel kanserojenler içeren elektronik sigaraların uzun periyot tesirleri bilinmiyor ve bunlarla bağlantılı akciğer hastalıkları kelam hususudur. Sigarayı bırakmak günümüzde katiyetle imkânsız değil. Davranışçı yaklaşımlar ve birtakım ilaçlar yardımıyla mümkündür. Devlet olarak bu felaketin önüne geçilmesi için gereken tedbirlerin artırılması ise kıymet arz ediyor.”